-
1 rasen
rasen ['ra:zən]viein Mann/Wagen kam um die Ecke gerast bir adam/araba hızla köşeyi döndü;mein Puls rast nabzım çok hızlı atıyor;die Zeit rast zaman çok çabuk geçiyordu machst mich \rasend beni çılgına döndürüyorsun -
2 Arm
Arm <-(e) s, -e> m1) ( Körperteil) kol;\Arm in \Arm gehen kol kola gitmek;jdn in die \Arme nehmen birini kollarının arasına almak, birini kucaklamak;jdn mit offenen \Armen aufnehmen birine kollarına açmak;jdn auf den \Arm nehmen ( fig) birini kafa kola [o gır gıra] almak, biriyle dalga [o matrak] geçmek;jdn unter den \Arm nehmen ( fam) birinin koluna girmek;jds verlängerter \Arm sein ( fig) birinin sağ kolu olmak;jdm in die \Arme laufen birine rast gelmek;jdm unter die \Arme greifen birine kol kanat olmak, birine yardım etmek;einen langen \Arm haben kolu uzun olmak, sözü geçer olmak, nüfuzlu olmak2) tech kol3) ( eines Flusses) kol4) ( Ärmel) kol -
3 schiefgehen
işi rast gitmemekters gitmek
См. также в других словарях:
rast gitmek — uygun düşmek, istenilen biçimde gelişmek İşi rast gidiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
rast — 1. is., müz., Far. rāst Klasik Türk müziğinde bir makam 2. sf., esk., Far. rāst 1) Doğru, düzgün 2) is. Tesadüf 3) is. Atılan şey hedefi vurma Birleşik Sözler rastgele Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller rast gele! rast gelmek rast getirmek rast… … Çağatay Osmanlı Sözlük
işi rast gitmek — şans yardımıyla işi iyi, istediği gibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dört ayak üstüne düşmek — 1) tehlikeli bir durumdan zarar görmeden kurtulmak 2) işi rast gitmek Yüze gülücü, her dönemde dört ayak üstüne düşen Efruz un hayat hikâyesini sergileyen piyesim, yurtta bini aşkın defa oynadıktan sonra, televizyon oyunu hâline getirilince… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
değmek — 1. e, er 1) Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik. Y. Z. Ortaç 2) Ulaşmak, erişmek Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince... 3) İstenilen yere düşmek, rast gelmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
siya siya — zf. Yavaş yavaş Tanrı rast getirdi, avı bol oldu, küreklerini topladı, siya siya kıyıyı buldu. T. Dursun K Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller siya siya gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortadan kaybolmak — 1) (bir kimse veya şey) saklanılmak, bulunmaz olmak 2) (bir kimse veya şey) nereye gittiği bilinmemek, kimseye sezdirmeden gitmek Ses duyan kız günün birinde ortadan kayboldu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) (bir kimse veya şey) yok edilmek, kullanılmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük